The English part is right below the Turkish part.
@steinhammer
Bölüm I - Part I
Bölüm II - Part II
Bölüm III - Part III
Bölüm IV - Part IV
Bölüm V - Part V
Thalric Krallığı - Bölüm I
Valoria Krallığı, zamana meydan okuyan yemyeşil ormanları, sarp dağları ve geniş nehirleriyle çevrili, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştı. Kraliyet kalesi, bu bereketli toprakların kalbinde yükselen, görkemli bir yapıydı. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte kale, etrafındaki doğanın tüm renklerini yansıtır, adeta yaşayan bir tablo gibi göz kamaştırırdı.
Made with DALL-E
Sabahın erken saatlerinde Valoria, iki farklı dünyanın kapısını aralardı; gece boyunca süren kutlamaların ardından bir yandan huzurlu bir dinginliğe bürünürken, diğer yandan kasabanın uyanışıyla birlikte yeni bir günün telaşı başlardı. Elios Thalric, kaledeki odasının penceresinden bu iki yüzü gözlemleyebiliyordu. Valoria'nın gece ile gündüz arasındaki bu eşsiz dönüşümü, onu dış dünya hakkında daha fazla keşfe çıkmaya teşvik ediyordu.
Elios, yatağında dönüp dururken, yastığın soğuk tarafına geçiş yaparken uykusunun tamamen kaçtığını fark etti. Kraliyet kalesindeki uzun koridorlar ve soğuk salonlar, onun macera dolu düşünceleriyle dolup taşıyordu. Bu düşünceler arasında dolaşırken, odasının tavanındaki ışık yansımalarının dansından saatin çok geç olmadığını anladı. Kasaba, her gün olduğu gibi karanlığı kutlamaya başlamıştı. Gündüz ile gece arası iki farklı karaktere bürünen Valoria, Elios'u adeta kendisine davet ediyor ve onu kendisine beğendirmek için en güzel elbisesini giyiniyordu.
O gece Prens Thalric, büyülü düşüncelerini gerçekleştirmek için bir adım atma kararı aldı. Gece yarısı, sessizce odasından sızdı ve kraliyet kalesinin gölgeleri arasından kayboldu. Koridorlarda adımlarını sessize alarak ilerledi, uyuyan muhafızların yanından geçerken nefesini tuttu. Kalenin gizli geçitlerini ve karanlık köşelerini kullanarak, neredeyse hiçbir dikkat çekmeden dışarıya ulaştı. En son çıkışta, kaleye tedarik sağlayan bir at arabasının arkasına saklanarak, kaleden çıktı. Bu, onun için sadece fiziksel bir kaçış değil, aynı zamanda hayallerine doğru attığı büyük bir adımdı.
Kasabaya vardığında, Elios için her şey yeni ve heyecan vericiydi. İnsanlar, hayatlarını sürdürmek için nasıl bir arada çalıştıklarını, nasıl güldüklerini ve nasıl yaşadıklarını gözlemledi. Yerel pazarda dolaşırken, tahta, taş ve ip gibi malzemeleri toplamaya başladı. Ancak ne yapacağını tam olarak bilmiyordu; sadece içgüdülerine güveniyordu.
Marangoz dükkanının önünden geçerken, içeriden gelen ahşap işleme sesleri onu büyüledi. Kesilen tahtaların havayla karıştığı atmosferde ağır bir tahta kokusu altında çalışan marangozları izlemek onun için büyüleyiciydi. İçeriye girmeden önce defalarca dükkanın önünden yürüyormuş gibi yaptı ki belki merak edip birisi ona bir şey sorar, böylece de kendisi muhabbet başlatmak zorunda kalmazdı. Thalric, krallıkta çoğu zaman eğitmen ve öğretmenleriyle konuşurdu. Kendisinin yaşıt bir arkadaşı olmadığından dolayı da iletişim konusunda zorluklar cekiyordu. Dakikalarca kimsenin ona dikkat etmemesinin ardından Thalric, bir cesaretle içeri girdi ve yaşlı bir marangozla karşılaştı. Elios, marangoza niyetinden bahsettiğinde, marangoz gülümseyerek başını salladı ve bir şeyler inşaa etmek için çok küçük olduğunu söyledi Prens Thalric'e. Fakat küçük prens, bunun doğru olmadığını, okuduğu mimarı teknik kitaplarını da örneklendirerek açıklamaya çalıştı. Mimarlık tarihinde birçok genç mimarın olduğunu ve onların yapıtlarını sıralarken marangoz Prens Thalric'in lafını kesti. Bu isimler ve yapıları bilmediğini ve dükkanda onun çalışamayacağını çünkü çok küçük olduğunu tekrarladı marangoz.
Made with DALL-E
Marangozdan yardım alamayınca, kendi topladığı çer çöple bir şeyler yapmaya başladı Elios. Yavaş yavaş, yerel çocuklar da ona katıldı, merakla izlediler ve yardım etmeye başladılar. Elios için bu, sadece bir yapı inşa etmekten çok daha fazlasıydı; bir toplulukla birlikte çalışmanın, paylaşmanın ve bir arada yaratmanın ne demek olduğunu öğrendiği bir deneyimdi. Bu deneyim, Prens Thalric'in lider olarak vizyonunu, halkıyla bağını ve gerçekleştirmek istediği büyük hayalleri şekillendirecekti.
Gün batımına yakın bir saatte, Kraliçe Leylâ, sarayın en üst katındaki özel odasında, akşamın huzurlu ışığında oturuyordu. Oda, zengin kırmızı kadifeler ve altın işlemelerle süslü, büyük pencerelerden sızan ışıkla aydınlanıyordu. Masif meşe masasının üzerinde, açılmamış bir mektup yatıyordu. Mektubun üzerindeki mühür, Valoria'nın kraliyet armasını taşıyordu, bir ejderha ve üç yıldızı temsil eden bu armada, ejderhanın kanatlarında koruma ve yıldızlarda umudu simgeliyordu.
Made with DALL-E
Kraliçe, zarfı dikkatle açtı ve içinden çıkan mektubu okumaya başladı. Mektuptaki her satırı okuduğunda kraliçe'nin yüzünde endişeli giderek daha da belirginleşti. Masanın sol köşesinde yer alan şarap bardağını dirseğiyle düşürüp kırdığında derin bir nefes alıp, yan odada bekleyen görevlisini çağırdı. "Hemen Kral'ı bulun ve bana gelmesini söyleyin. Bu, acil bir durum," dedi otoriter bir tonla. Görevli, hızla odadan ayrılmak üzereyken, Kraliçe ona tekrar seslendi. "Giderken, lütfen Prens Thalric'in odasına da uğrayın."
Görevli, adımlarını hızlandırarak, soluk soluğa Prens Thalric'in odasına doğru ilerledi. Kapıyı önce nazikçe tıklattı, ancak herhangi bir yanıt alamayınca, yavaşça kapıyı iterek içeri girdi. Oda, sessiz ve terkedilmişti; Thalric'in yokluğu, görevlinin içinde bir endişe uyandırdı. Yatağın düzensizliği ve hafifçe aralık bırakılmış pencere, geceye dair sessiz bir hikaye fısıldıyordu. Görevli, durumu derhal Kraliçe'ye bildirmek üzere geri döndü.
Kraliçe Leylâ'nın özel odasına vardığında, görevli nefes nefese kaldı.
- "Majesteleri," diye başladı, "Prens... Prens Thalric odasında değil!"
Kraliçe'nin yüzündeki ifade anında değişti; endişe ve telaş okunuyordu.
- "Ne demek istiyorsun? Nerede olabilir?" diye sordu, sesindeki titremeyle.
Görevli, "Odası boştu, Majesteleri. Yatağı düzensiz ve pencere açıktı. Belki de... belki de dışarı çıkmış olabilir," dedi, tereddütle.
Kraliçe hızla ayağa kalktı ve derin bir nefes aldı.
- "Hemen Kral'ı bulun, ona haber verin. Bu, acil bir durum," dedi kararlı bir tonla.
Görevli, hızla odadan ayrıldı.
Kral Ragnar Thalric, haberi alır almaz Kraliçe'nin odasına geldi. Kapıyı açar açmaz,
- "Leylâ, ne oldu? Görevli çok endişeli görünüyordu," dedi, yüzünde derin bir endişe ifadesiyle.
Kraliçe,
- "Thalric... Thalric kayıp. Odasında değil ve görevli onu bulamadı," diye yanıtladı, sesindeki endişe saklanamıyordu.
Kral Ragnar, bir an için donup kaldı, sonra hızla toparlandı.
- "Hemen muhafızları toplayın. Tüm sarayı ve çevresini arasınlar. Oğlumuzun güvenliğinden emin olmalıyız," dedi, sesi kararlılıkla doluydu.
Kraliçe,
- "Ve eğer sarayda değilse? Eğer dışarı çıkmışsa?" diye sordu, gözlerinde korkuyla.
Kral,
- "O zaman muhafızlarımız kasabayı da arayacak. Ne gerekiyorsa yapacağız, Leylâ. Oğlumuzu bulacağız," dedi, Kraliçe'nin elini sıkıca tutarken.
Kral, derhal sarayın komutanını çağırdı ve durumu ona iletti.
- "Prens Thalric kayıp. İlk önce sarayı ardından da kasabayı didik didik arayın. Ne pahasına olursa olsun, Prensi bulun ve güvende olduğundan emin olun," dedi, emir verir tonuyla.
Komutan,
- "Emriniz olur, Majesteleri. Hemen harekete geçeceğiz," dedi ve hızla odadan çıktı.
Bu arada, Kral ve Kraliçe endişeyle beklemeye başladılar. Thalric'in yokluğu, sarayı ve tüm Valoria Krallığı'nı derin bir endişe ve telaşın içine sürüklemişti. Bu olay, onların oğullarına olan bağlılıklarını ve tüm krallık için duydukları sorumluluğu bir kez daha ortaya koydu.
Kraliyet muhafızları, geceyi aydınlatan meşalelerle donanmış atlarının üzerinde, hızla kasabaya doğru yola çıktılar. Kasabanın girişinde, sakin ve huzurlu bir akşamın tadını çıkaran halk, birdenbire muhafızların gelişiyle tedirgin oldu. Muhafızlar, kasabanın meydanına varır varmaz, insanları toplayıp soru sormaya başladılar.
Made with DALL-E
"Bu akşam burada bir yabancı gördünüz mü? Genç, saray kıyafetleri içinde bir çocuk?" diye sordu muhafızların lideri, ciddiyetle. İnsanlar birbirlerine bakış atarken, kasabanın meydanında bir sessizlik hakim oldu. Kimse, kraliyet ailesinin bir üyesinin burada olabileceğine inanamıyordu.
Muhafızlar, kasabanın her köşesini didik didik ararken, aynı zamanda kasabanın kahvehanelerini ve toplanma alanlarını da kontrol ettiler. Burada, halk arasında dolaşarak, Prens Thalric hakkında herhangi bir ipucu aradılar. Kasabanın huzurlu atmosferi, birdenbire bir arayış ve endişe havasına büründü.
Bu sırada, Kraliçe Leylâ sarayda, endişeyle haber bekliyordu. Prens Thalric'in güvenliği ve krallığın geleceği için dua ediyordu. Bu arada, Thalric'in macerası ve onun kasabadaki etkileşimleri, krallığın geleceğine yeni bir umut ve vizyon kazandıracaktı.
Thalric Kingdom - Part I
The Kingdom of Valoria was surrounded by time-defying lush forests, steep mountains, and wide rivers, hosting many civilizations throughout history. The royal castle rose in the heart of these fertile lands, a magnificent structure. With the first light of dawn, the castle reflected all the colors of the surrounding nature, dazzling like a living painting.
In the early hours of the morning in Valoria, the gates to two different worlds were ajar; after the celebrations that lasted all night, on one hand, it was enveloped in a peaceful tranquility, while on the other, the hustle and bustle of a new day began with the town's awakening. Elios could observe these two faces from the window of his room in the castle. This unique transformation between night and day in Valoria encouraged him to explore more about the outside world.
Made with DALL-E
As Elios tossed and turned in bed, he noticed his sleep had completely escaped him when he turned to the cold side of the pillow. The long corridors and cold halls of the royal castle were filled with his adventurous thoughts. As he meandered through his thoughts, he realized from the dance of light reflections on his room's ceiling that it wasn't very late. The town had begun its nightly celebrations as usual. Valoria, taking on two different characters between day and night, seemed to be inviting Prince Thalric, dressing up in its most beautiful dress to impress him.
That night, Elios decided to take a step towards realizing his magical thoughts. At midnight, he quietly slipped out of his room and disappeared among the shadows of the royal castle. He moved silently through the corridors, holding his breath as he passed sleeping guards. Using the castle's secret passages and dark corners, he managed to get outside without attracting almost any attention. The final exit saw him hiding in the back of a supply cart leaving the castle. This was not just a physical escape for him but also a significant step towards his dreams.
Upon arriving in town, everything was new and exciting for Prince Thalric. He observed how people worked together to sustain their lives, how they laughed, and how they lived. While wandering through the local market, he started collecting materials like wood, stone, and rope, not entirely sure what he would do with them; he was simply following his instincts.
As he passed by the carpenter's shop, the sound of wood being worked inside fascinated him. The atmosphere filled with the scent of heavy wood under the blend of cut timber and air was enchanting for him. Before entering, he pretended to walk past the shop several times, hoping someone might ask him something, so he wouldn't have to initiate the conversation himself. Elios, who usually talked with his tutors and teachers in the kingdom, had no peers to interact with, making him somewhat challenged in communication. After realizing that no one was paying him any attention, Prince Thalric courageously entered and encountered an elderly carpenter. When Elios shared his intentions, the carpenter smiled and shook his head, telling Prince Thalric he was too young to build anything. But the young prince insisted that wasn't true, trying to explain how the architectural techniques he learned could be beneficial. The carpenter interrupted Elios as he listed names and works of young architects in history, stating he didn't know those names or works and reiterated that Elios was too young to work in his shop because of his age.
Made with DALL-E
Unable to get help from the carpenter, Elios began to create something from the odds and ends he had collected. Gradually, local children joined him, watching with curiosity and starting to help. For Elios, this was much more than building a structure; it was an experience of learning what it meant to work together, share, and create collectively. This experience would shape his vision as a leader, his bond with the people, and the grand dreams he wished to achieve.
As the sun was setting, Queen Leylâ sat in her private room at the top floor of the palace, bathed in the peaceful light of the evening. The room was decorated with rich red velvets and golden embellishments, illuminated by the light seeping through large windows. An unopened letter lay on the solid oak table. The seal on the letter bore the royal emblem of Valoria, representing a dragon and three stars, where the dragon's wings symbolized protection and the stars represented hope.
Made with DALL-E
The Queen carefully opened the envelope and began reading the letter. With every line she read, a look of concern became increasingly evident on her face. When she accidentally knocked over and broke a wine glass on the table's edge, she took a deep breath and called for an attendant waiting in the next room.
- "Find the King immediately and tell him to come to me. This is an urgent matter," she said with an authoritative tone.
As the attendant was about to leave the room, the Queen called out again,
- "On your way, please check on Prince Thalric's room."
The attendant quickened his pace, breathless by the time he reached Prince Thalric's room. He gently tapped on the door first but entered when he received no response. The room was silent and deserted; Thalric's absence stirred a sense of worry in him. The disheveled bed and slightly ajar window whispered a silent story of the night. The attendant hurried back to inform the Queen of the situation.
Upon his return to Queen Leylâ's private chamber, the attendant was out of breath.
- "Your Majesty," he began, "Prince... Prince Thalric is not in his room!"
The expression on the Queen's face changed instantly; concern and agitation were apparent.
- "What do you mean? Where could he be?" she asked, her voice trembling.
The attendant replied, "His room was empty, Your Majesty. The bed was unmade, and the window was open. Maybe... maybe he went outside," he said hesitantly.
The Queen quickly stood up and took a deep breath.
- "Find the King immediately, tell him to come here. This is an urgent situation," she said decisively.
The attendant quickly left the room.
King Ragnar Thalric came to the Queen's chamber as soon as he heard the news. As he opened the door,
- "Leylâ, what happened? The attendant seemed very worried," he said, concern etched on his face.
The Queen responded,
- "Thalric... Thalric is missing. He's not in his room, and the attendant couldn't find him," she replied, unable to hide the worry in her voice.
King Ragnar paused for a moment, then quickly composed himself.
- "Gather the guards immediately. Search the entire palace and its surroundings. We must ensure our son's safety," he said, his voice filled with determination.
The Queen asked,
- "And if he's not in the palace? If he went outside?" her eyes filled with fear.
The King replied,
- "Then our guards will search the town as well. We will do whatever it takes, Leylâ. We will find our son," he said, firmly holding the Queen's hand.
The King immediately called for the palace commander and briefed him on the situation.
- "Prince Thalric is missing. Search the palace first, then the town. Find the Prince at all costs and ensure he is safe," he commanded with authority.
The commander responded,
- "As you wish, Your Majesties. We will act immediately," he said, and quickly left the room.
Meanwhile, the King and Queen anxiously awaited news. Thalric's absence plunged the palace and the entire Kingdom of Valoria into deep concern and panic. This incident reaffirmed their commitment to their son and their responsibility for the entire kingdom.
Royal guards, illuminated by torches at night, rode swiftly towards the town on their horses. As they entered the town, the calm and peaceful evening atmosphere among the people was suddenly disrupted by the guards' arrival. As soon as the guards reached the town square, they began gathering the people and asking questions.
Made with DALL-E
"Have you seen a stranger here tonight? A young boy in royal attire?" the lead guard asked sternly. People exchanged glances, and silence fell over the town square. No one could believe that a member of the royal family might be among them.
The guards meticulously searched every corner of the town while also checking the town's coffee houses and gathering spots. They moved among the people, looking for any clue about Prince Thalric. The tranquil atmosphere of the town was suddenly filled with a sense of search and concern.
Meanwhile, Queen Leylâ waited anxiously in the palace for news, praying for Prince Thalric's safety and the future of the kingdom. Meanwhile, Thalric's adventure and his interactions in the town would bring new hope and vision to the kingdom's future.