Bugün tarihi M.Ö.310 yılına dayanan ve birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış ancak yeterli ilgiyi göremeyerek unutulmaya yüz tutmuş bir kentten, Alexandria Troias'tan bahsetmek istiyorum.
Burası Çanakkale'nin güneyinde Dalyan Köyü'nde bulunuyor.
kaynak
M.Ö. 310 yılında,Büyük İskender'in sıradan komutanlarından biri olan Antigonos Monopthalmos burayı bir kent haline getiriyor ve M.Ö. 301 yılına kadar burada egemenlik kuruyor. Ancak Büyük İskender'in vafatından (M.Ö. 323) sonra yönettiği geniş topraklar komutanları arasında bölüştürülüyor. Bunlar arasında Alexandria Troias bir güneş gibi parlıyor ve komşuları tarafından yoğun hizmet görüyor. Ancak bu pek de diğerlerinin isteği ile gerçekleşmiyor. Antigonos biraz zalim biraz barbarlık barındırıyor , Helenizmi yaymak için diğer kentlerde yaşayanları Alexandria Troias'a göç ettiriyor. Bu güç gösterisi karşısında çevre kentler ile savaşa giriliyor. Ancak Antigonos'un saltanatı uzun sürmüyor ve çevre kentler ile girdiği savaşlarda yeniliyor ve ölüyor. Civar kentlerdeki en güçlü kent olduğunu düşündüğüm Lysimiakhos kentin egemenliğini ele geçiriyor ve nedense kentin ismini değiştirme ihtiyacı duyuyor. İş yapamayarak kapanan dükkanların isim değiştirerek şans değiştirmeye çalışma yöntemini, sanıyorum koskoca kentlerde uygulayan liderler vardı :)
M.Ö. 27-14 yılları arasında Sezar burayı başkent yapmak istiyor. Bu sırada kentin başında Sezar'ın yeğeni Augustus bulunuyor. Buranın önemini vurgulamak ve yeniden ismini duyurmak için bir takım aktivitelerde bulunuyor ve kalıntıların üzerine tapınak yaptırıyor. Buna Aziz Paulusu kentin limanından geçmeye karar vererek destek veriyor. Bu sayede mutualist bir birlik oluşmuş oluyor :). Paulus (M.S.52), Hristiyanlığı yaymak ve Augustus turistik etkinliklerin rotasına girmek istiyor. Herkes çıkarına uygun davranıyor ve bu ziyaret 'inanç turizmi' olarak adını duyuruyor. Herkes mutlu :)
Kentin en sükseli dönemi İmparator Hadrianus (M.S.117-128) zamanında Atinali Herodes Atticus'un desteği ile Kaz Dağlarından kente uzanan uzun destansı devasa su kanallarının yapılması ve termal su getirilmesi oluyor. Tabii su gelir de hamam olmaz mı. Tam 84x123 m ölçülerinde hamam inşa ediliyor ve Roma İmparatorluğunun en büyük projeleri arasında yerini alıyor. Hadrianus aynı zamanda bulunan bir fermanında adaletini ve spora olan ilgisini gözler önüne seriyor. Bulunan yazıda olimpiyatlarda kazanan oyuncuların ödüllendirilmesi ve disiplinsiz olanların kırbaçlanması yönünde talimatlar bulunuyor.
Konstantinus sağ gösterip sol vurunca, başkent yapalım deyip yan çizince başkent İstanbul oluyor. Kent unutulmaya başlayınca 17. yy'a kadar ganimet avcıları tarafından yağmalanıyor. Bulunabilen mimari parçalar ise Eminönü Yeni Camii, Valide Sultan ve Piyale Paşa Camiilerinin yapımında kullanılıyor. 19.yy'ın başlarında bu yağmalar, vurmalar kırmalara rağmen heybetini yitirmeyen kent Homerosun İlyada'sındaki Troia sanılıyor.
)
Kentin iç ve dış limanı şimdi tamamen sular altında. Yerleşim alanının 5000m2 ve antik dönemde yaşayan nüfusun 100.000 olduğu düşünülüyor. Arkeolojik çalışmalar sonucunda 8km uzunluğundaki surların bir kısmı, hamam, tiyatro, saray ve tapınak görülebiliyor.
Bu kültürel ve tarihi mirasımızı mutlaka görmenizi tavsiye ederim.
Mutlu Günler :)