Anneler günü haftasında annemin bana kazandırdığı önemli bir davranışı paylaşmak istiyorum. Ama kısa bir giriş yapmama müsaade edin...Şöyle ki:
Bazı şeyleri kitaptan okumakla ve görmekle değil tecrübe etmekle daha iyi anlarız. İki yaşında bir kızım var. Eşim hamile kaldıktan sonraki bütün süreyi iyi bir şekilde gözlemlemeye çalışıyorum. Özet şu ki anne bir tarafa dünya bir tarafa... Ağrılar uykusuz geceler sonrasında 2 yaşına kadar gelen bir davranış eğitimi. Baba olarak ben de yardımcıyım fakat çocuk bakım ve gelişiminde anneye oranla pek bir şey yaptığımız söylenemez... Anne kutsal bir varlık ve her türlü saygıyı sonuna kadar hak ediyor..
Uzmanlar okuduğum pek çok yazıda paylaşmanın çok küçük yaşta öğrenilmesi gerektiğini söylüyor. Küçük yaşta öğrenilmeyen bu davranışın daha sonra çok zor öğrenileceği ifade ediliyor. Öğrenilmemesi durumunda ortaya çıkmış topluma zararlı bencil ve kendini merkeze almış egoist bireyleri hepimiz görebiliyoruz...
Bir yaşını doldurmuş sağlıklı bir çocuk ellerini ayaklarını oynatır bedeninin artık ona ait olduğunu bilir. Oyuncakları ve etraftaki her şeyi kendisinin zannetmeye başlar ve benim benim deyip onları benimser. Bizim kızda bunlar yavaş yavaş başladı. Takip edip kendi çapımızda bazı teknikler uyguluyoruz hatta olumlu gelişmeler oluyor diyebilirim. Şu linkte güzel tespitler ve teknikler sunulmuş merak edenler mutlaka okumalı... (Link)
Gelelim asıl konumuza. Bu anneler günü haftasında aklıma gelen ve paylaşmak istediğime...
Mahallede pek çok komşumuz vardı. Annem ne zaman güzel bir yemek veya bişey yapsa şunu şu komşuya götür oğlum deyip beni gönderirdi. Bazen uykulu bazen yorgun olduğum halde hep benim götürmemi isterdi. Kaç defa bunun için tartıştığımı biliyorum. Bazen bir tas çorba veya normal bir yemeği bile götürürdüm. Defalarca Anne ya çorba herkesin evinde var niye götürüyorum niye akşam akşam beni yoruyorsun derdim. Oğlum sen götür hadi bakalım deyip yollardı. Söylene söylene yapardım. Sadece yemek değil onun bir dağıtım ağı vardı ben de kargocuydum. Yıllar sonra anneme dedim ne yorardın anne beni be dedim muhabbetle. Dedi ki: Oğlum ben sana vermeyi paylaşmayı öğretiyordum. Canım Annem. 30 yaşındayım hala o günleri özlemle hatırlıyorum.