Malazgirt SavaşıMalazgirt Savaşı; Anadolu’nun Türk yurdu olmasını sağlayan savaştır. Selçuklularla Bizanslılar arasında 1071’de yapıldı. Selçuklu Türkleri, batı yönünde fetihler gerçekleştirmeye başladıklarında amaçları Anadolu topraklarını açarak, buraları Türk ulusuna yeni bir yurt yapmaktı. Üstelik Anadolu din düşmanlarıyla savaşarak sevap kazanmak ve zengin ganimet ve topraklara sahip olma bakımından çekiciydi. Alparslan hükümdar olunca, önce Kafkasya yöresine akınlar düzenledi ve bu toprakları kazandı. Buradaki Bizans direnmesi kırıldı. Tiflis, Ani ve Kars gibi önemli merkezlerin ele geçirilmesi, Doğu Anadolu’ya girişilecek akınlara büyük kolaylıklar sağladı. Bu arada Alparslan, Kümüş-Tegin, Afşin, Ahmet Şah ve Salar-ı Horasan gibi bey ve komutanları, beraberlerindeki Türkmenlerle birlikte Anadolu içlerine gönderdi. Bu gelenler, Bizans’ın doğu sınırındaki önemli kaleleri ve mevkileri birer birer ele geçirdiler.
Bizans başlangıçta bu tehlikenin farkında olmadı. 1067’de Selçuklu ilerleyişine karşı harekete geçilebildi. Tahta 1068’de geçen IV. Romanos Diogenes (Romen Diyojen), ülkeyi içte ve dışta barışa kavuşturmayı amaç edindi. Türklerin ilerleyişlerini durdurmak için Diogenes sefere çıktı. Emrinde 100 bini aşan bir ordu vardı. Alparslan ise, bu sıralarda Suriye’de fetihler yapıyordu. İmparator Sivas’a geldiğinde, Alparslan’ın Suriye’ den ayrılarak doğuya çekildiğini haber aldı. Erzurum’a geldi. Frank ve Uzlardan 30 bin kişilik bir kuvveti, Ahlat’a gönderdi ve geçitleri tutmasını emretti. Öteki kuvvetleriyle de kendisi Malazgirt Ovası’na hareket etti. Alparslan, Şam’ı ele geçirmek için küçük bir ordu bıraktıktan sonra, Malazgirt’e yöneldi. Nizamülmülk’ü ülkenin iç güvenliğini korumak, hem de yeni askeri birlikler göndermesi için Hemedan’a yolladı. Diogenes, Malazgirt’ten hareket ederek, 10-12 km yakınındaki Zahva Ovası’na geldi. Ancak bir gece öncesinde, Selçuklu Ordusu’nun ovanın tepelerini tuttuğunu gördü. Kendisi de orada karargâh kurdu. Bizans Ordusu, Selçuklu Ordusu’na göre, daha kalabalıktı. 100 binden fazla olan bu orduda Ermeni, Gürcü, Frank, Norman, Slav, Uz ve Peçeneklerden çeşitli birlikler vardı. Ordunun iç yapısı uyum içerisinde değildi. Bu yüzden savaş sırasında Uzlar ve Peçeneklerden oluşan birlikler kendi dillerini konuşan Türklerin saflarına geçtiler. Selçuklu Ordusu hakkında ise kesin bir sayı vermek zordur. Çeşitli beylerin komutasındakilerle birlikte yaklaşık 50 bin olduğu ileri sürülür. 26 Ağustos cuma günü yapılan savaştan önce cuma namazı kılındı ve Alparslan atının kuyruğunu bir savaşçı eri gibi bağladı. Daha sonra da savaşmak istemeyenlerin çekip gidebileceklerini söyledi. Bu arada Bizans Ordusu’nda da büyük bir dinsel tören yapılıyordu.. Alparslan, ordusunun merkezindeydi. Önce Selçuklular saldırdılar. Romanos şiddetli bir saldırıyla karşılık verdi.
Türk atlıları plan gereğince çarpışa çarpışa geriye doğru açılarak dağınık bir biçimde çekildiler. Diogenes, bu sahte Selçuklu çekilişini tam kavrayamadı. Tüm ordusunu hızla ileri saflara sürdü. Bu harekat Bizans Ordusu’nun sonu oldu. Uzlar ve Peçeneklerin Türk saflarına geçmeleriyle imparator ve ordusu tam bir perişanlık içine sürüklendi. Buna karşın, Diogenes akşama kadar savaşı sürdürdü. Ordusunun büyük bir bölümü çember içinde kılıçtan geçirildi. Birçok Bizanslı generalin yanı sıra imparator da tutsak alındı ve Alparslan’ın huzuruna götürüldü. Türk hükümdarı, imparatoru kibar bir biçimde karşıladı. Alparslan, Romanos Diogenes’i bağışladı. İmparatorla Alparslan arasında bir barış imzalandı. Bu antlaşmaya göre, Bizans, her yıl Selçuklulara 360 bin altın ödemeyi kabul etti. Antakya, Urfa, Menbiç, Malazgirt gibi kentlerin de Selçuklulara bırakılması kararlaştırıldı.