Aslında... diye düşünmeye başladım. Her ne kadar yaklaşık 20 yılımı ağırlıklı olarak reklamcılık, sinemacılık, sanat sepet işlerle geçirmiş olsam da çocukluğumdan beri teknik meselelere hep ilgim vardı. Daha çocuktum ama ailemin beni öğreneyim diye gönderdiği bilgisayar kursunda nereden bulduğum belli olmayan kodlarla Windows'un olmadığı dönemlerde MS Dos ile oyun yazmaya çalışıyordum. Bazılarını becermişliğim bile vardı. Bugün Windows bir bilgisayarda mavi ya da siyah ekran çıktığında paniklememem ondandır belki. Ama hayat işte, ilginiz olan şeyler arasında çoğu zaman bir tercih yapmanızı bekliyor sanki. Ben de zamanında o tercihimi diğer taraftan yana kullanmışım. Şimdi ise sanki kendime ihanet etmişim gibi geliyor bazen. Hayır, doğru cümle bu değil. "Geliyordu" demem lazım. Çünkü kendi işim için açtığım internet sitelerini saymazsak pek eğilmediğim teknik taraf, yaklaşık 3 sene önce şimdiki erkek arkadaşımın hayatıma girmesiyle biraz değişti. Reklamcılıktı, filmcilikti derken kendimizi adım adım teknik tarafa yaklaşırken bulduk. Ürettiğimiz projelerin dijital ayaklarındaki artış beni fikir bulucu, geliştirici; onu ise developer olarak geliştirmeye başladı. Öyle ki kendisi şu an Pyhton başta olmak üzere Back-end'de çılgın atıyor. Ben de elim koda değmeden ama kendisi sayesinde yüksek aşinalığımla yeni projeler geliştirmeye başladım.
Ve geldik bugüne... Artık yetişemiyoruz. Evet durum kısaca bu. Bir yandan mevcut işlerimizi ve müşterilerimizle uğraşırken ki kendilerinden artık çok sıkıldık, çoğunluğu dijital olan projelerimize yetişemiyoruz. Ne gerçekleştirdiklerimize zamanımız yetiyor, ne yapmak istediklerimize zaman kalıyor. Müşterilerle olan ilişkilerimizi ve işlerimizi azaltsak bir türlü, arttırsak başka türlü. Bir yanda para kazanma gerekliliği diğer yanda tutkuyla oluşturduğun projelerin peşinden gitme motivasyonu. İki arada bir derede kaldık. Bunun bir önemli nedeni de ben daha çok müşterilere yaptığımız işlerin ağırlını yüklenirken, o dijital işlerin sorumluluğunu alıyor. Sonuç olarak ikimiz de koca koca işleri yapmaya çalışırken ağırlıklardan biraz eziliyor. Mutsuz muyuz, keyifsiz miyiz derseniz, hayır. Aksine hayatınızda görebileceğiniz en keyifli, neşeli ve mutlu insanlar olabiliriz ama gel gör ki yoruluyoruz. O yüzden dedim ki nasıl yapacaksam bir şekilde zaman ayırıp ben de şu kod işlerinde kendimi geliştireyim, projelere ufak ufak ben de reel olarak el atayım. Çünkü şu an devamlı "buna şu lazım, şurasını şöyle yapalım, bu olmu, şu olmamış" diyen insan rolündeyim. Fikir geliştirme kısımları iyi güzel ama reelde yazılması gereken binlerce satır kod varken sadece bu rolde olmak büyük haksızlık.
Aslında... diye düşünmeye başladım. İşin teknik tarafını seviyorum, yapmak istediklerimiz de o tarafa doğru kayıyor, o halde neden ben de o tarafa doğru kendimi geliştirmiyorum ki? Kendimi en yakın gördüğüm yerden Pyhton öğrenecek hemen en azından angarya kısımlarını alarak erkek arkadaşıma projelerde yardımcı olmaya başlayacaktım. Ama o da ne? Bu fikrimi söylediğimde "Back-end'de sorunumuz yok sen Front-end öğren daha iyi olur." Yani niyeyse çok sevdiğim Pyhton'a bulaşmayacakmışım. Biraz hayallerim yıkıldı yalan olmasın ama haklı olduğu için itiraz edemedim :)
E peki ne olacak şimdi? Front-end öğreneceğim! Nereden, nasıl başlasam diye bakınırken Github'ta aşağıdaki yol haritasını bulduk ve Kamran Ahmed'in yaptığı Developer Roadmap o kadar hoşuma gitti ki benim durumumda olan birileri varsa diye paylaşmak istedim. Yol haritam belli, yolum uzun, bunları nereden, nasıl öğrenmek daha iyi olur ona bir bakacağım öncelikle. Bir de çalışacak zaman ayarlamam gerekecek belli ki. Çok hızlı ilerleyemeyeceğim de kesin ama bir yerden başlamam gerek. O yüzden işimi kolaylaştıracak her türlü fikre ihtiyacım var.
Coursera ya da Codecademy düşünüyorum ama çok emin değilim. Önerisi, fikri, deneyimi olan varsa bana iletirse çok sevinirim.
Ara ara öğrendiklerimden, yaptıklarımdan buralarda da bir şeyler de paylaşırım belki bilemiyorum. Şimdilik, işinize yararsa diye yol haritalarını paylaşmak istiyorum.