Source
Gündüz her şeyi oluruna bırakmak daha kolaydı ama gece başka oluyordu.
Her sabah uykumdan uyandığımda, biraz daha uyumaya ihtiyacım var diyorum. Çünkü vaktimin ne kadarını uykuda geçirirsem, daha az yaşamış olacakmışım ve daha az yaşamalıymışım gibi geliyor. Yaşamak büyük bir yük gibi sanki sırtımda. Her gün böyle uykulardan uyanıyorum ve hiçbir şey olmamış gibi sesime neşe katıp kahvaltı hazırlıyorum. İçimin sızısını kimse görmüyor. Dışarıdan bakınca böylesine görünmüyor olmak, beni bir enkazdan sağ salim çıkmış gibi gösteriyor. Oysa ben dağ olmaktan fazlasıyla yoruldum.
Source
Hareket kederi dağıtıyor. Biraz yer değişikliği belki içimdeki cümleleri de değiştirir.
Papağanım omzumda, yazarken ilgim kendisinde olmadığı için sürekli ilgi çekmeye çalışıyor. Onun yanındayken mutlaka onunla ilgilenmemi istiyor. Eğer istediğini yapmazsam bilgisayarımın ekranına konuyor ve bir şekilde yazmamı engellemeye çalışıyor. Birkaç cümlede bir mutlaka onunla konuşmalı, ona güzel sözler söylemeli, onu öpücüklere boğmalı, onunla oyun oynamalıyım. Beni hayata bağlayan bir güzellik bu aslında :) Sabahları hâlâ kalkıp hayata karışabiliyorsam onun sayesinde diyebilirim. Yanına gittiğimde onun mutluluğu bana da bulaşıyor hemen. Geleceğim saati bildiğinden çoktan yemeğini yemiş, suyunu içmiş ve beni beklemekte oluyor :) Bugün yazacaklarım belli oldu galiba. Biraz papağanlardan bahsetmek istiyorum bugün.
Papağan almadan önce bilmeniz gerekenler neler, ailenize bir papağan katıldığında hayatınız nasıl değişir, nelere dikkat etmeniz gerekir biraz bunlardan konuşalım.
Source
Bir papağan edinmeden önce çok iyi araştırma yapmalı ve bulabildiğiniz her kaynağı okumalısınız. Hiçbir şey bilmeden böyle bir adım atarsanız hüsrana uğramanız ve uğratmanız çok olası. Papağan beslemek çok fazla sorumluluk isteyen bir şey. Pek de kolay olduğu söylenemez. Petshoplarda satıcıların geneli sadece ticari olarak düşündüğü için hem uygun olmayan koşullarda hayvan satışı yaparlar hem de sizlere uygun olmayan ekipmanları satarlar. Bu nedenle papağan almadan önce bolca araştırma yapmanız ve bilerek gitmeniz, onun iyiliği için şart.
İnsanların çoğu şöyle düşünür; yemini veririm, suyunu veririm, dursun kafesinde ne olacak ki. Ne kadar bencilce bir düşünce tarzı değil mi.
Papağanlar hakkında unutmamanız gereken bir şey: onlar asla evimizin bir köşesini süsleyen bir süs eşyası değildir. Papağanlar, genel kabule göre, 3-6 yaş çocuk zekasına sahip canlılardır.
Ve şimdi petshoplarda sergilenenleri düşünün ve sonra hayal edin; o satılığa çıkarılmış ya da sergilenen kuşun yerine küçük bir kafese hapsedilmiş bu yaşlarda bir çocuk koyun. Neler düşünür, neler yaşar, neler hisseder, nasıl korkar? Yalnız ve sevgisiz bırakıldığını düşünün. Sizden tek isteğim, bir papağan evlat edinecekseniz, bu bilince ve sorumluluğa sahip olmanız. Ve kuş beyinli söylemini tekrar etmeden önce bir kez olsun düşünmeniz.
Source
Bir papağanınız varsa onun iyiliği için bolca araştırma yapmanız, bolca okumanız gerekir. Çünkü ne yazık ki ülkemizde "kuşlardan anlayan veteriner hekim" bulmak çok çok zor. Çoğunlukla kuşçulara yönlendiriyorlar. Papağanım hastalandığında birçok veteriner hekime ve belediyelerin, üniversitelerin hayvan hastanelerine başvurup, veterinerlerin bu konudan anlamadıklarını ve konu ne olursa olsun antibiyotik vererek başlarından attıklarını görünce, papağanını kurtarmak için günlerce araştırma yapmış, yerli yabancı onlarca makale okumuş biri olarak, papağanımızın sağlığı için en büyük görevin bizlere düştüğünü söyleyebilirim.
Maalesef çoğu insan okumayı, herhangi bir durum için araştırma yapmayı sıkıntılı bir durum gibi, gereksiz bir şey olarak görüyor ve hazıra konmayı, sürekli bir şeyleri başkalarının kendileri için yapmasını istiyor. Hâlbuki biraz okusak yanlışa düşmeden önce tedbirimizi alabiliriz. Onların her bir davranışının, çıkardıkları her bir sesin size onlar hakkında bir şey öğrettiğini ve onu tanımanızı, onunla aranızda bir bağ kurmanızı ve dolayısıyla onu anlamanızı sağladığını görüp, sorunları çözebilmenizi sağlar.
Papağanlar tıpkı bir çocuk gibidir.
0-6 yaş arası çocuk eğitimiyle ilgili yazılar da okuyabilirsiniz bu alanda kendinizi geliştirmek için. Her bir papağanın kendine has bir karakteri oluyor, kiminin sevdiği bir şeyi diğeri sevmiyor, ona yapılmasından hoşlanmıyor. Genellemelere göre papağan yetiştirmek imkansız gibi bir şey. Kendi papağanınızı anlamak için ona ilgiyle ve sevgiyle yaklaşıp nasıl bir karakterde olduğunu çözmeniz gerekir. Anlama gerçekleştiğinde, tüm sorunlar da teker teker çözülüyor zaten.
Bu yazımın devamında papağanlar hakkında kendi öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Önce papağanı tanımak nasıl olur ondan bahsedip, nasıl mutlu ederiz, nasıl eğitiriz gibi konularda da kendi yöntemlerimi paylaşmak istiyorum. Kafes düzeni, ekipmanlar, tünekler, yemlikler, suluklar nasıl olmalı, ve en önemlisi papağanınız için bir oyun alanı ne kadar önemlidir, bu konulara dair de bildiklerimi paylaşmak isterim.
Oyuncak konusu da var elbette. Ne tür oyuncaklar alabiliriz, kendimiz nasıl oyun ve oyuncaklar tasarlayabiliriz, oldukça geniş bir konu. Eve kesinlikle bir “kuş” almıyorsunuz. Bir “çocuk” alıyorsunuz. Öncelikle bunu aklınızdan hiç çıkarmayın. Benim oğlum oyuncaklardan fazla hoşlanmıyor. İlk etapta hep uzak duruyor ama sonra sonra mutlaka ilgisini çekiyor :) Her papağanın farklı karakteri oluyor, bahsetmiştim. Her papağan doğuştan farklı mizaca sahiptir, insanlar gibi tıpkı. Zamanla vakit geçirdikçe insan onun nasıl bir karakterde olduğunu, neyi sevdiğini, neden asla hoşlanmadığını, neyi bazı zamanlarda sevmediğini, mutlu mu mutsuz mu olduğunu anlıyor. Bütün bunları anlayabilmek için önce onun dilini öğrenmeli, onun sizi dinlediği gibi siz de onu dinlemeli ve anlamaya çalışmalısınız. Karakterini çözdükten sonra da onu “olduğu gibi kabul etmelisiniz”. Ve bu tip şeyler zamanla olur.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, okuyan herkese çok teşekkür ederim.