Ama bu son mektubun bir soluk aldırdı bana; iyi, ötekilerin altında ezilmiştim, diri diri gömülmüş gibiydim, kolumu kanadımı kıpırdatmamak zorundaydım… Öyle ya, belki de gerçekten yaşamıyordum artık.
Yazdıkların şaşırtmadı beni, bekliyordum, elimden geldiğince hazırlamıştım kendimi… Gene de gelip çatınca, yeterince güçlü olmadığım çıktı ortaya. Ama, yığılıp kalmıyor kişi hiç değilse. Durumunu, esenliğini anlattığın yerler korkunç Milena, dayanılması güç. Hele git gel de o zaman düşünürüz. Umduğun esenliğe kavuşursun belki – hiç değilse görünüşte kavuşursun. Çok şey ummuyorum, ama güveniyorum sana. Zorlanmaya gelmezdin, değil mi? Oysa ben zorlamadım mı seni? Seni, doğaya, ormana, göle, iyi yemeklere bırakıyorum, bunlar yeterse, sorun yok.