HDP’nin Dışlanması İyi Olmuştur

28 Nisan’da bir darbe yapıldı. Helikopter Darbesi diyelim biz buna. Helikopter Senfonisi vardır, Helikopter Darbesi neden olmasın? Erdoğan-Ergenekon ittifakı, Genelkurmay Başkanı ve Kalın’ın helikopterle Gül’ün evine gidişiyle bir darbe yaptı.
Bu darbeyi HDP engelleyebilirdi.
HDP başından beri “tüm olanakları zorlayarak olabildiğince çok ve farklı eğilimlerde aday gösterelim ve Erdoğan’ın diktatörlüğüne karşı direnişin destekleyeceği adayı halkın belirlemesine olanak sağlayalım” diye ayrı bir stratejiyle muhalefetin ve halkın önüne çıksaydı, hem bir paradigma değişimi yapardı, hem de bu duruş CHP’nin başını çektiği gizli pazarlıklarla ortak aday anlayışının karşısında demokratik bir yöntemle aday belirleme olarak çıkardı.
Ek olarak birinci turda Erdoğan’ın kazanmasına karşı alternatif ve biricik gerçekçi strateji çok ve çeşitli aday olduğundan HDP fiilen CHP ve Kılıçdaroğlu gibi tutarsızlara kaptırdığı diktatörlüğe karşı direniş mücadelesinin öncülüğünü fiilen almış olurdu.
Şu an çok ve çeşitli aday değil onun karikatürü gerçekleşmiş bulunuyor.
Ama böyle bir davranış Helikopter Darbesi’ni de gereksiz, anlamsız ve olanaksız kılardı.
Çünkü böyle bir durumda, karşı güçlerin de davranışı farklı olur, Erdoğan-Ergenekon bloğu belki Gül’e karşı darbe yapmak bir yana onu bile destekler durumunda olurdu. Reformların devrimci mücadelenin yan ürünü olması gibi, Gül’ün ortak aday olarak sunulması, bizim tutarlı strateji ve taktiğimizin bir yan ürünü olurdu. Yani iktidar, çok ve çeşitli aday stratejisini engellemek için tek ve ortak adaya alan açarlardı. Bir zamanlar İsmet Paşa’nın TİP’e gidişi engellemek için Ortanın solundayız demesi ve Devletin Alevilere Birlik Partisi diye parti kurması gibi olurdu.

Tüm muhalefet partilerinin katılımını ve büyük bir olasılıkla mecliste muhalefetin çoğunluğu ele geçirmesini sağlayacak ve dolayısıyla ikinci turda Erdoğan’ın seçilememesine yol açacak Sıfır Baraj projesi ise yine İyi Parti’nin engellenmesiyle olmadı ve HDP dışındaki partiler şimdi HDP’siz Sıfır Baraj anlaşması yaptılar.
Ama tıpkı 28 Nisan Helikopter Darbesi gibi bu da bir parça akıllıca bir taktikle engellenebilirdi.
Hatırlanacaktır, başlangıçta HDP’ye İyi Parti’ye grup kuracak milletvekili önermesi önerisinde bulunmuştuk.
Yani CHP’nin yaptığını HDP ön alıp yapsaydı, İyi Parti’yi köşeye sıkıştırmış ve Türkiye Politikası ve Diktaya karşı direnişe damgasını vurmuş olurdu. HDP’nin bu teklifini İyi Parti ret de etse kabul da etse bundan hem HDP hem de diktatörlüğe direniş cephesi karlı çıkardı.
Maalesef HDP akıllıca hareket etmediği için bu fırsatı kaçırdığı gibi, üstüne üstlük İyi Parti’nin bugün olduğu gibi HDP’yi dışlamasının da olanağını kendi elleriyle sağlamış oldu.
Halbuki böyle bir teklifi yapmış HDP’nin dışlanmasını kolay kolay dayatamazdı İyi Parti. İyi Parti daha baştan silahsızlandırılmış olurdu. O zaman Meclis’te muhalefetin çoğunluğu neredeyse garanti olurdu ve bu tüm güç dengelerini de değiştirirdi.

Neyse olanlar olmuştur artık geri dönüş yok. Yeni durumda ne yapmalı?
Birincisi, yeni durum sanıldığı kadar kötü değildir. Bu durum akıllıca hamlelerle başarının ilk adımı yapılabilir. Ve eğer yenilirsek, ilerdeki savaşların ve başarının temeli yapılabilir.
Şu an tek aday stratejisini iktidar engellemiş ve çok ve çeşitli adayı sadece parti adayları ile sınırlı olarak bizzat Erdoğan-Ergenekon ittifakı dayatmış bulunuyor.
Bu durum bile bir avantaja çevrilebilir.
İlk turda en azından tüm partiler tüm olanaklarını seferber edecekler ve bu da daha büyükçe bir katılım demek olacaktır. Bu da Erdoğan’ın imk turda seçilmesini engelleyici bir işlev görebilir. Aslında eğer ilk turu kazanamazsa Erdoğan Helikopter Darbesini kendi ayağına bir kurşun sıkma olarak görecektir.
Eğer CHP aday olarak bir safkan CHP’li değil de, en azından diğer kesimlerden de oy alabilecek bir aday çıkarırsa (Örneğin Bekaroğlu gibi) ikinci turda Erdoğan’ı yenmek bile mümkün olabilir.
Ama öncelikli hedef ilk turda Erdoğan’ın seçilmesini engellemek olduğundan, Helikopter darbesinden sonra, ideal koşullarda olmasa da, bu amaca daha yakın olduğumuz söylenebilir.

Sıfır Baraj’dan dışlanma ise hayırlı olmuştur.
HDP’nin oy aldığı yerler belli noktalarda yoğunlaşmıştır. Bu nedenle, bu durum belki Sıfır Baraj’a HDP’nin katılması durumunda gerek Muhalefetin gerek HDP’nin daha az vekil çıkarmasına yol açacaktır ama HDP’nin kaybı bir bütün olarak Muhalefetin toplam vekil kaybından daha az olacaktır.
Ama bu durum aslında HDP’nin bu iktidar ve muhalefet bloğunun karşısına bir üçüncü alternatif olarak çıkması da demektir. Bu HDP açısından olağanüstü elverişli bir konumlanmadır.
Ayrıca HDP Selahattin7i Başkan adayı olarak göstereceğinden, Selahattin Demirtaş’ın, şimdiki HDP yönetiminin zaaf ve eksiklerini gideren fiili bir başkan olarak davranma durumunu ortaya çıkaracaktır. Demirtaş’ın bu durumu görüp şimdiden böyle davrandığı da görülmektedir.
HDP’nin tıpkı 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi sınırda bir durumu vardır. Muhalefetin Meclis’te çoğunluğu alabilmesi ise tıpkı 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi HDP’nin yüzde on barajını geçmesine bağlı olabilecektir. Bu durumda tıpkı 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi, Demirtaş’ın adeta HDP’nin sesi ve sözü olduğu, HDP’nin yüzde on barajını geçmesinin Erdoğan diktatörlüğünü engellemek ve mecliste olsun çoğunluğu muhalefetin ele geçirmesi için HDP’li olmayanların bile HDP’ye dayanışma oyu vereceği bir konumlanma ortaya çıkarmaktadır.
Bu büyük bir avantajdır. HDP de dışlanmasına karşı bütün Kürt partilerini yanına alarak muhtemelen klasik bölgelerinde daha yüksek oranda oylar alacağından ikinci bir 7 Haziran bile yaşamak mümkün olabilir.
(Aslında HDP Hüda Par’a grup kurdurmak ve aday göstermesini sağlamak gibi, o olmazsa, yine yirmi milletvekilini Demokratik Bölgeler partisine geçirip bu sefer HDP’li olmayan birini çeşitli ve çok aday stratejisine bağlı olarak aday gösterebilir. Ama böyle kıvraklık ve incelikleri HDP’den beklemek biraz fazla iyimserlik olacağından bunları önermiyor ve geçiyoruz.)
HDP seçimlerde yepyeni bir strateji ile seçim kampanyasını yürütebilir.Seçim konuşmalarına dier partilerden adayları da çağırıp onlara kendi konuşmacısı kadar konuşma hakkı tanıyobilir.
Böylece bütün planları alt üst edebilir. Bir parti olarak değil, demokrasiyi gerçekleştiren bir alternatif devlet gibi davranabilir.
Böylece tecritten kurtulur. Diğer partileri köşeye sıkıştırır. Davetlerine gelseler bir türlü, gelmeseler bir türlü.
HDP böyle bir seçim kampanyası stratejisi izlerse, bütün ezberleri bozar.
HDP’nin kampanyası HDP’nin görüşlerinin anlatıldığı değil, bütün muhalefet partilerine eşit haklı söz verilen fiilen sıfır barajı ve fikir özgürlüğünü ve farklı fikirlerin eşitliğini savunan bir kampanya olur.
HDP’nin asıl anlatmak istediği demokrasi budur ve bu olmalıdır.
Yani sözle değil eylemle Demokrasi kampanyası yürütülmüş olur HDP.
Tıpkı bir sanat eseri gibi söyleyeceğini söylemeden söyleyen bir kampanya.
Böyle bir HDP tecritten kurtulur ve saldırıları daha geniş güçlerle karşılayabilir.
2 Mayıs 2018 Çarşamba
Demir Küçükaydın
demiraltona@gmail.com
Bloglar:
https://steemit.com/@demiraltona
https://demirden-kapilar.blogspot.de
Video:
https://www.youtube.com/user/demiraltona
Podcast:
https://soundcloud.com/demirden-kapilar
İndirilebilir kitaplar:
https://drive.google.com/open?id=0BxCB_Gtx8VYAcDREeTJVLW93MjA
Unbenannt.JPG

H2
H3
H4
3 columns
2 columns
1 column
Join the conversation now
Logo
Center