Her zaman başını yastığa koyar koymaz uyuyanlara hayran olmuşumdur. Ben biraz etrafımda dönmeden, içimden o günün değerlendirmesini yapmadan, saçma sapan şeyler düşünmeden uyuyamayanlardanım. Bu da yaklaşım 30 dakika ile 1 saatimi alıyor. Dün bu süreçte neden mutlu olmadığımı düşündüm. Karneleri vermiş çoğu kişinin hayalini kurduğu iki aylık uzun bir tatile çıkıyordum; yüksek lisansta derslerimi bitirmiş hiçbir engelim kalmamıştı; yeterli sayılabilecek bir puan ve yılı tamamlamış istediğim yere tayinimi isteyebilecek seviyeye gelmiştim. Baktığımda mutlu olmak için her şey tamam gibi duruyordu ama değildim.
Dört yıl önceye gittim. 26 Eylül 2014'te gelmiştim bu köye. Fotoğrafta gördüğünüz çocuklar o zaman 5. sınıfa yeni geçmişlerdi. Ben de onlar da bu okula yabancıydık. Alıştık zamanla hem okula hem birbirimize. Ailemizden fazla zamanı birlikte geçirir olduk. 3 yıl sınıf öğretmenliklerini yaptım, en gizli dertlerini bana açar oldular. Yeri geldi bağırdım çağırdım yeri geldi gülmekten gözümüzden yaşlar geldi.
https://steemitimages.com/0x0/https://gateway.ipfs.io/ipfs/QmacktGwbV3qHweppQuPyvjbZiLbt9QeoP7vFMrCs1XzBy
İlk defa yalnız yaşamanın güzelliğini de zorluğunu da bu köyde tattım. Yeri geldi hastalıktan ölürken komşunun getirdiği 1 kap çorbayla kendime geldim yeri geldi yine aynı komşum tarafından rahatsız edildim. Evimi düzenlemeyi, misafir ağırlamayı öğrendim. İşler öğrenci olduğum zamanki gibi değilmiş bunu gördüm. Herşeyin öğrenci hayatındaki gibi toz pembe olmadığını öğrenerek zamanla bununla da mutlu olabileceğime ikna ettim kendimi. Kedi besledim, köpek besledim, tavuk besledim. Tek başınalığın verdiği tüm özgürlüklerden faydalandım.
Çok güzel bağlar kurdum köyde. Ayağımda terliğimle, beni az çok tanıyan insanlarla birlikte yaşamaya alıştım. Küçük bir yer olduğundan olsa gerek. Kimse beni tam tanımasa da alışkanlıklarımı az çok biliyor ve bu insanın hoşuna gidiyor. Kahvehaneye gittiğimde içtiğim çayın demini, kahvenin şekerini bilirler. Okulda yediğim yemeği, fırından alacağım ekmek sayısını, sahilde oturduğum bankı... Bilir herkes. Ben de onlarınkini bilirim, küçük yerde yaşamanın özelliğidir sanırım bu. - özellikle İzmit'te 6 yıldır yan kapı komşumuzun adını bile bilmediğim gerçeğini düşünecek olursak.- Bu samimiyeti bazen gereksiz bulsam da alıştım sanırım.
Başıma yastığa koyduğumda uzun bir süre sokak lambasının aydınlattığı tavana bakarak bunları düşündüm. Şimdi ne olur ne olmaz bilmiyorum. Buradan gitmek isterken tercihleri yaptığımda böyle hissedeceğim hiç aklıma gelmemişti. Yine de yeni yerler, insanlar keşfetmeyi ve farklı bir yerde görev yapmayı istiyorum. Pazartesi günü atamalar açıklanacak umarım hakkımda hayırlısı olur. Biraz içimi dökmek istedim, okuduğunuz için teşekkürler.