Tarihin Çarpıtılması

Merhaba arkadaşlar. Bugün sizlere yaptığım uzun araştırmaların sonuçlarından birini aktarmaya çalışacağım. Bu yazdıklarım bazılarını rahatsız eder nitelikte olabilir. Bunu baştan söyleyerek uyarmak istiyorum.

Tarih kitaplarını biliriz. Destan yazılmış bir tarih. Sonucunda çeşitli Türk devletleri kurulmuş ve işletiliş bakımından da adil olma ön planda tutulmuş. Herhangi bir soykırım söz konusu bile değil. Şimdi en başına dönelim. Tarihle ilgili dersleri ilk öğrenmeye başladığımız zamana.

Bizlere Avrupa topluluğu tarafından barbar dendiğini bir çoğumuz biliyor. Bunu öyle havadan çıkarmadılar tabi ki. Geçmişimiz bunları gösteriyor. İlk olarak savaşta acıma duygusundan yoksun bir millet olarak nam salmışız. Tarihsel belgelerde bunu doğrulamaktadır. Bizlere barbar denmesinin sebebi budur. Ama tarih kitaplarına bakıldığında, büyük savaşlar verilerek alınmış topraklar ve adil bir yönetim görüyoruz. Dış güçlerin oyunlarıyla karıştırılmış ve bu sebepten dolayı bölünmüş ya da dağılmış devletler görüyoruz. İşin aslı toprak alındıktan sonra da süregelen barbar bir yönetim şekli. 

Konuyu fazla dolandırmadan direk olaya girmek istiyorum. Tarih kitapları, her devletin kendini övdüğü kitaplar olarak bilinmektedir. Geçmişinin ne kadar destansı olduğunun bilinmesi maksadıyla millilik ruhunun aşılanmasını amaçlamaktadır. Tabi ki bu tarih kitaplarında kötü anılara yer verilmez. Kötü anılardan kastım koskoca bir şehrin yağmalanması ya da yapılan eziyetler ile soykırıma varan çeşitli sebepler. Bazılarına ufak tefek değinilse de sonuçta haklı olan taraf her zaman o tarih kitabının sahibi devlet olarak gösterilir tarih kitaplarında. Bu her devlet için böyledir. A.B.D 'de okutulan tarih kitaplarına bakıldığında görebileceğiniz Kızılderililerin o bölgede yerleşik hayat içerisinde olduğu ve zamanla asimile olarak kendi topluluklarına katıldığıdır. İşin aslının böyle olmadığını bizler biliyoruz. Orada yapılan kıyımları ve düzenin sağlanması kılıfına uydurularak yapılan katliamları. Aynı şekilde alman tarih kitaplarına bakıldığında Adolf Hitler zamanında Almanya'nın ulaştığı büyük toprak parçası, çok büyük bir zafer olarak nitelendirilmektedir. Yahudi localarının büyük baskıları sonucu o zaman yaşananlara dair çok az bir kısım bu kitaplarda yerini bulabilmiştir. Ama bilinmeyen daha doğrusu bilinmesi, tarih kitaplarına geçirilmesi istenmeyen oldukça fazla yaşanmışlık mevcuttur. En basitinden örnek vermek gerekirse Alman tarihine bakıldığında Adolf Hitler'in yaptığı Yahudi kıyımından bahsedilebilir. Ama bu durumda Yahudilerin o zamanki zenginlikleri ile kılıfına uydurulmuş ve bir devlet yönetim politikası halinden öteye bir açıklama yapılmamıştır. Ama tarihi belgelerin ışığında şunu söyleyebilirim. Adolf Hitler zamanında evet Yahudilerin büyük bir bölümü katledildi ya da kaçmak zorunda kaldı ama katledilen sadece Yahudiler değildi. Sadece o şekilde tarih kitaplarında gösterilmektedir. Adolf hitler Yahudi olmayan birçok alman vatandaşını da katletmiştir. Bunun sebebi Yahudilere yardım kılıfına oturtulmuştur. Ancak altında yatan asıl gerçek, kendisine karşı bir direnç oluşturabilecek maddi, manevi her türlü gücü ortadan kaldırmaktır. Bu katliam Yahudi katliamlarıyla beraber gerçekleştirilmiş ve günümüze ulaşan belgelerde bu kişilerin Yahudi olmadıkları kanıtlanmıştır. 

Anlatmak istediğim konunun özeti şu. Bizler büyük bir milletin evlatlarız. Ancak her gün haberlerde bile onlarca tecavüz, katliam, taciz haberleri izliyoruz. Yani çürük yumurtalar her zaman mevcuttur. Bu çürük yumurtalar da tarih sayfalarında o milletlerin hatırlamak istemediği gerçekleri yaratır. 

Bu bilgilere nasıl erişilebileceğini sorarsanız TBMM'nin bünyesinde bir kütüphane ve çeviri ekibi mevcut. Buradan uygun maksatlarla talep edilmesi halinde her Türk ve Yabancı vatandaş yararlanabilmektedir. Tabi ki hala ulaşılamayan tarihi kayıtlar mevcuttur. Bunun en büyük örneğini Atatürk'ün Vasiyetinin büyük bir bölümü diyerek ne demek istediğimin anlaşılabileceğini düşünüyorum. Ayrıca büyük tarihiler tarafından hizmete açılan bir çok kütüphane ve tarihi kayıtlara ait sergileri de unutmamak lazım.

Son olarak söylemek istediğim klasik söze gelirsek; "Geçmişini bilmeyen geleceğini şekillendiremez" lafından da yola çıkarak, geçmişte yapılan hataları öğrenmenin her zaman toplum için bir yol gösterici olduğuna inanarak, araştırın ve doğru neymiş öğrenin. Bir fikre körü körüne tutulmak eninde sonunda büyük zararlara sebep olur.

Yeni yazılar ile daha da derinlere inmeye devam edeceğim. Görüşmek üzere. 

Resim Kaynakları: 1-2-3

H2
H3
H4
3 columns
2 columns
1 column
Join the conversation now
Logo
Center