Merhaba arkadaşlar bugün sizlere çok eski bir romandan, aynı zamanda Türk Klasikleri Serisi’ne girmiş olan “Felatun Bey’le Rakım Efendi”den bahsetmek istiyorum.
Ahmet Mithat Efendi gibi bir üstadın yazmış olduğu bu kitap belki hiçbir zaman haketttiği değeri satış rakamlarında göremedi ama kalitesiyle, kendisini okuyanı içine hapsetmesiyle, bir solukta okunmasıyla, gönüllerde yer edinmesiyle ve de Türk Klasikleri arasına girmesiyle kendisini ispatlamış küçük ama dev bir eser.
Küçük dememin nedeni, sayfa olarak sadece 176 sayfa olmasından dolayı.
Benim elimdeki kitap, Nev yayınlarından çıkmış olan baskısı.
Bir itirafta bulunayım, kitapta uzun bir süre yol aldıktan sonra kahramanımızın isminin Felatun olduğunu farkettim. O zamana kadar hep, Eflatun bey diye okuyordum. Her ne kadar Eflatun desek te, Felatun desekte, romanın gidişatına veya okunmasına etkisi yok. Ancak bu kadar dikkatsiz mi olur bir insan diye de kendimi suçlamaktan ta geri duramadım.
Romanın içinde kendinizi kah dünyanın farklı bir ülkesine yolculuk yaparken bulacaksınız, kah bir sakatla konuşurken, kah bir ermeni ile diyalog yaşarken. Bazen de talihsizlikler yakanızı bırakmayacak.
Neyse efendim yazıyı bir itirafla bitireyim.
Kitap tanıtımından hiç anlamam, bu yüzden kötü bir kitap tanıtım yazısı olduğunun farkındayım. Sabırla okuduğunuz için teşekkürler.