~ 900 words
The day had started, one of those days when even the day itself didn't want to wake up. He could practically hear the summer heat with his ears, feeling it in his body, and the sound from the ceiling fan rhythmically swinging its chain was increasingly bothering him. "It wouldn't be bad to get up now," he thought as he awoke to a new routine.
Pixabay
Because he got up from bed quickly, he couldn't balance at first and staggered a few times before finding his way to the bathroom. As a few drops of water he splashed on his face ran down the mirror, he noticed toothpaste streaks merging with the water lines. As he lamented in the mirror, "Am I the only one who sees these? Why doesn't anyone clean them?" he splashed more water on his puffy face.
After waking up a bit more, he walked through the parquet-floored living room to the kitchen, where Scott, sitting at the kitchen table, called out,
- "Good morning princess!"
With the effects of not fully opening his eyes and the morning grogginess, he hadn't seen anyone in the living room; the booming voice was like a dog's sudden bark, causing him to jump on the spot.
- "Good morning, boss," he replied.
He wasn't a morning person, so he quickly moved towards the kitchen. The dishes piling up in the kitchen sink reminded him of the stories he had accumulated in his soul but wanted to forget. He was fed up with following the same routine for 3 months and getting nothing in return.
Pexels
- "Are you hungry?" he called into the room.
- "Bro, honestly, if you're making some, I'll eat," said Scott.
Although he often complained about doing all the household chores, he didn't mind preparing breakfast for someone. Maybe he liked it, but he didn't enjoy the stress of cooking for someone else. Since making eggs wasn't too hard, he quickly prepared something for Scott as well.
Shortly after, he came to the table with the eggs he made and the tea he prepared, sitting next to Scott. Scott, holding his newspaper parallel between his eye and nose, was reading something carefully, aware that breakfast was ready yet seeming as if waiting for an invitation.
- "Start, bro, it's getting cold," he said.
Scott then set aside his newspaper and took a bite of egg with his bread loaded up. As the steam from the tea, more visible in the sunlight, danced in this quiet environment, Scott broke the silence this time,
- "Did you see the news in the newspaper?" he asked.
- "No, what is it?" he asked curiously, not quite finishing the bite in his mouth.
- "They've done a piece on the new FBI director. I suggest you take a look," said Scott.
- "Let me finish this and I'll check it out," he replied, taking a sip of his tea.
After Scott finished eating, he left his dishes and retreated to his room. He was left alone once again with the dirty dishes. Tired of even mentioning it to Scott, he cleared the table without a word, put the dishes in the dishwasher, and returned to the table, steeping his fatigue in hot tea while he picked up the newspaper. His back to the window, his shadow fell across the articles. He searched for the article Scott mentioned, searching and searching... After spending 15-20 minutes, he couldn't find any news about the FBI director in the newspaper. "Whatever," he said, then set off for school.
Pexels
A few evenings later, he was nearly dozing off in front of the television. He had long since lost track of the events in the series he was watching, his mind drifting elsewhere during the transitions between scenes. Then Scott entered the room, and with his arrival, the sweet slumber was over, and a conversation about the series began. In the midst of it, changing the topic, he said,
- "You know, you mentioned something the other morning. It's been on my mind, this FBI thing. What was it, something happened with the director or something?"
- "Yes, bro, a new director has been appointed," Scott replied.
- "Yeah, that. Who is it? I looked a lot but couldn't find the article."
- "Who do you think it is?" Scott replied with a question.
- "I don't know man, I couldn't see the article," he said.
At that moment, Scott made a gesture pointing to himself. Surprised, he asked Scott another question,
- "What, you mean you're the director?" he said, half-smiling.
- "What did you think?" said Scott, and stood up to go back to his room again. Each step he took made a sound from the floor, and with each sound, his astonishment grew.
"How can it be? No way!? This guy isn't even a citizen of this country. He's gone completely crazy. He must be joking with me," he said to himself. Little did he know that he had been living with a schizophrenic for the past 3 months. Scott's condition had seriously deteriorated each week. Believing that other agents were listening to him, he had started to destroy everything in the house. After urgently contacting his family, they had convinced him to return to his country, thus ending this life-threatening roommate situation. His naive thoughts had overridden his realistic perspective, leading him to question his future relationships more severely, and perhaps never to trust people so blindly again.
Turkish
Günün kendisinin bile uyanmayı istemediği günlerden biri başlamıştı bile. Kulaklarıyla adeta duyabileceği, dinleyebileceği bu yaz sıcağını bedeninde hissetmiş, tavandaki pervanenin ritmik olarak kendi zincirini oynatmasıyla çıkan sesten git gide rahatsız olmaya başlamıştı. “Artık kalksam fena olmayacak” dedi yeni bir rutine uyanırken.
Pixabay
Yataktan hızlı kalktığı için dengesini ilk başta kuramamış, birkaç defa yalpaladıktan sonra tuvaletin yolunu bulmuştu. Yüzüne vurduğu suyun birkaç damlası aynada akarken diş macunu izlerinin su izleriyle birleştiği hatlara ilişti gözü. “Aynada bunları bir tek ben mi görüyorum, neden kimse temizlemiyor ki?” diye hayıflanırken şişkin yüzüne bir su daha çarptı.Biraz daha uyandıktan sonra parke döşemeli salondan yürüyerek mutfağa geçerken mutfak masasında oturan Scott seslendi:
- “Günaydın prenses!”
Gözlerini tam açamamanın ve sabah sersemliğinin de etkisiyle salonda kimseyi görmemişti. Odayı inleten ses sanki bir köpeğin bir anda havlaması gibi onun olduğu yerde ufak bir zıplamasına neden oldu.
- “Günaydın başkan” diye cevapladı.
Hiç de sabah insanı değildi, haliyle hızlı adımlarla mutfağa ilerledi. Mutfak lavabosunun içerisinde biriken bulaşıklar ruhunda biriktirdiği fakat unutmak istediği hikayeleri andırıyordu. Çok sıkılmıştı üç aydır aynı rutini takip edip karşılığında hiçbir şey alamamaktan.
Pexels
- “Aç mısın?” diye seslendi içeriye.
- “Abi valla yapıyorsan yerim yani.” dedi Scott.
Ne kadar bütün ev işlerini yapmaktan dert yansa da birine kahvaltı hazırlamayı dert etmemişti. Belki de seviyordu ama başkasına yemek hazırlamanın verdiği stresten haz almıyordu. Yumurta yapmak çok da zor olmadığından yorulmadan hazırladı hızlıca bir şeyler.
Kısa bir süre sonra yaptığı yumurta ve hazırladığı çayla geldi masaya oturdu Scott’ın yanına. Gazetesini gözüyle burnu arasında paralel şekilde tutan Scott dikkatlice bir şey okuyor, kahvaltının hazır olmasının farkına varmasına rağmen sanki bir davetiye bekliyordu.
“Başla abi, soğumasın” dedi. Scott da gazetesini bir kenara bıraktı ve bol olduğu ekmeğiyle beraber ağzına bir çatal yumurta attı.
Güneş ışıklarıyla daha da belli olan çayın üzerinde tüten buhar bu sessiz ortamda dans ederken Scott sessizliği bozarak:
- “Gazeteki haberi gördün mü?” diye sordu.
- “Yoo, neymiş?” dedi merakla ve ağzındaki lokmayı tam olarak bitiremeden.
- “Yeni FBI direktörünün haberini yapmışlar. Bir bak derim sana” dedi Scott.
- “Şunu bitireyim bakarım.” dedi çayından bir yudum alarak.
Scott, yemeği bitirdikten sonra bulaşıklarını bırakıp odasına çekildi. Kirli bulaşıklarla baş başa kalmıştı yine. Söylenmekten bile bunaldığı için hiç lafını dahi etmeden masayı toplayıp, tabak çanağı bulaşık makinesine koydu. Masaya geri döndü, sıcak çayıyla yorgunluğunu demlerken gazeteyi eline aldı. Sırtı cama dönük olduğu için gölgesi gazetenin üzerine düşüyordu. Scott’ın söylediği yazıyı aradı, aradı, ve aradı…15-20 dakika harcadığı gazetede FBI direktörü hakkında hiçbir haber bulamamıştı. “Neyse ya” dedikten sonra okulun yoluna düştü.
Pexels
Birkaç gün sonra bir akşam televizyonun karşısında mayışmak üzereydi. Izlediği dizideki olayların takibini çoktan bırakmıştı bile zihni. Sahneler arası geçişlerde birkaç saniyelik sekanslar beyninde yoktu adeta ki o anda Scott odaya girdi. Onun gelmesiyle o tatlı uyku serüveni sona ermiş, diziyle alakalı bir muhabbet başlamıştı. O arada lafı değiştirerek
- “Ya geçen sabaha şey dedin ya. Aklımda kaldı, bu FBI hani. Neydi abi direktör mü ne varmış bir şeyler olmuş.”
- “Evet abi, yeni direktör atanmış” dedi Scott.
- “Heh işte o. Kim olmuş ya? Baktım bayağı da bulamadım yazıyı.”
- “Kim oldu sence?” diye soruyla cevap verdi soruya Scott.
- “Ne bileyim Scott, göremedim ki yazıyı.” dedi. O an Scottgözleriyle kendini gösterircesine bir hareket yaptı. Şaşkınlıkla tekrar bir soru sordu Scott’a.
- “Ne yani sen mi oldun abi?” dedi yarım ağız gülümseyerek.
- “Ne sandın” dedi Scott ve kalkıp yine odasına doğru gitti. Her adımında döşemeden ses çıkıyor ve her seste onun şaşkınlığı giderek artıyordu.
“Nasıl be, yok ya? Bu adam buranın vatandaşı bile değil. Saçmaladı iyice. Benimle dalga geçiyor herhalde.” dedi kendi kendine. Oysa ki bir şizofrenle 3 aydır yaşadığını anlaması bu kadar zor olmamalıydı. Scott’ın durumu her geçen hafta ciddi bir şekilde kötüleşti. Kendisinin diğer ajanlar tarafından dinlendiğini düşündüğü için evdeki her şeyi parçalamaya başlamıştı. Ailesiyle acil bir şekilde kontakt kurduktan sonra onu ülkesine gitmeye ikna etmiş ve belki de hayatı tehlikesi de olan bu ev arkadaşlığını da böylece bitirmişti. Onun naif düşünceleri realist bakış açısının önüne geçtiği için kendisini gelecekte yaşayacağı ilişkilerde çok daha fazla sorgulayacak, ve belki de bir daha asla bu kadar saf bir şekilde insanlara güvenemeyecekti.