Şimdiye kadar yazılmış en başarılı bilim kurgu romanlarından biridir. Benim en sevdiğim distopyadır aynı zamanda. İlk olarak filmini izleyerek tanıştım bu eserle, eğer tabii buna tanışmak denilebilirse. Filmi fena değildi, fakat kitabındaki çoğu ayrıntının filmde yer almadığı tekrar tekrar karşıma çıkınca kitabı da okumaya karar verdim ve çok doğru bir karardı bu.
Kitapten zevk almanızı engelleyecek bilgiler vermeden bu eser üzerine konuşmak bir hayli zor. Fakat kısa bir şekilde özetlemek gerekirse geleceğin Amerikasında geçen bu distopya, bizleri teknolojik olarak epey ilerde olan ve kitapların yasaklandığı bir dünyaya götürüyor. İnsanlar, gün boyu televizyon ve radyo ile zaman geçiriyorlar ve düşündürücü etkiye sahip herhangi bir aktivite söz konusu bile değil.
Kitabı okurken Ray Bradbury'nin kitapları yakarak bir metafor kullanıp kullanmadığını düşünüp durdum hep. Yani kitapların sanat, edebiyat, müzik, felsefe vb. alanlar dışında başka bir şey ifade edip etmediğini anlamaya çalıştım. Ya da kitapları yakmak ne anlama geliyordu? Merak ettiğim şey yakılanların neden kitap olduğundan ziyade neden yakıldıklarıydı. Kesin bir cevaba ulaşamamış olsam da Nazi Almanyası döneminde de kitapların yakıldığını biliyoruz. Belki de bu benzerlik Nazilerin bu yaptıklarından kaynaklanmaktadır.
Kesinlikle okunması gereken bir başyapıttır. Aradan geçen onlarca yıla rağmen bu kitabın günümüze dair söyleyecek çok şeyi olduğunu fark ettiğiniz anda kitabı tekrar tekrar okumak isteyeceksiniz.
Posted on HEDE - A place for sharing knowledge in a friendly way