Bağımlılık bir hastalıktır. İki tür bağımlılıktan söz edilebilir:
• Fiziksel bağımlılık, alkol/maddenin varlığına karşı duyulan fizyolojik bir istektir. Bedende maddeye karşı uyum gelişir. Madde alınmadığı zaman fizyolojik uyumun bozulmasına bağlı olarak fiziksel belirtiler çıkar
. • Ruhsal bağımlılık, alışkanlık, itiyat gibi bazı başka terimlerle de açıklanır. Kişinin duygusal ya da kişilik yapısı gereği, gereksinimlerini tatmin etme ya da giderme amacıyla o maddeye düşkünlüğü biçiminde tanımlanabilir. Madde bırakıldığında ruhsal bazı yakınmalar görülür.
Ancak günümüzde bu iki tanım birbirinden ayrılmamakta, bağımlılık bir bütün olarak değerlendirilmektedir.
Diğer psikoaktif maddelerin tersine, alkol etkisini belli bir reseptöre bağlanarak göstermez. Bu nedenle MSS üzerindeki etkilerinin neye bağlı olduğu hâlâ tartışma konusudur. Alkolün etkilerini açıklamak için öne sürülen hipotezlerden ikisi geçerliliğini günümüzde de korumaktadır. Bunlardan fluxus hipotezine göre, alkol, hücre zarındaki gangliozidlere bağlanır. Böylece,
• Zarın genel kararlılığını azaltır,
• İyon kanallarının yapısını —dolayısıyla işlev görme yetilerini— değiştirerek eksitabiliteyi etkiler,
• Membran proteinlerinin (ve enzimlerinin) etkinliklerinin değişmesine yol açar,
• İyon kanalları üzerinden işleyen nörotransmiterlerin etkisini değiştirir (GABA-benzodiazepin sistemi gibi). Ancak alkolün uyarıcı NMDA reseptörlerinin etkisini zayıflattığı, buna karşılık baskılayıcı GABA reseptörlerinin etkisini artırdığı da söylenmektedir.
Bir başka görüşse alkolün dopamin-serotonin sistemleri üzerinden etki gösterdiğidir. Ayrıca alkolün vücuttaki doğal opioidler olan endorfinlerin yapımını artırdığı da bilinir. Olasılıkla bütün bu mekanizmaların farklı tiplerdeki alkol bağımlığının gelişiminde rolü vardır.